Senemizi Nasıl Değerlendirelim
أَوَلَمْ نُعَمِّرْكُمْ مَا يَتَذَكَّرُ فِيهِ مَنْ تَذَكَّرَ وَجَاءَكُمُ النَّذِيرُ فَذُوقُوا فَمَا لِلظَّالِمِينَ مِنْ نَصِيرٍ
Aziz Müslümanlar
Mü'min, fani bir hayatı, ancak her anını halis bir niyet ve salih amelle doldurduğu zaman bakîye çevirebilir. Yüce Mevlâ, zamanı insana bir fırsat olarak verdiğini ve bunu çok iyi değerlendirmesi gerektiğini, aksi takdirde hesaba çekileceğini açık ve kapalı defaatle Kur'an'da beyan buyurmuştur. Bir ayet-i kerimede: “Size, düşünecek kimsenin düşüneceği kadar ömür vermedik mi? Hem size peygamber de geldi. O halde azabı tadınız, zalimlerin yardımcısı olmaz”(1) buyurarak, ömrün bir sermaye hükmünde olduğunu, sermayeyi yerinde değerlendirmeyenin zalim hükmünde olduğunu ifade etmiştir.
Değerli Mü’minler
Allah Rasûlü (sav) de pek çok yerde zamanın ehemmiyetini dile getirmiş, Rabbimizin bu yöndeki emir ve yasaklarını herkesten evvel kendi hayatında tatbik etmiştir. Bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır: “Aziz ve Celil olan Allah, altmış yıl yaşayıp ölümünü geri bıraktığı kimsenin (kendisini tanımaması hususunda) hiçbir mazeretini kabul etmez.”(2) Abdullah ibn-i Mesud da: “Üzerine güneşin battığı ve ömrümün eksildiği ancak amelimin artmadığı bir güne duyduğum pişmanlık kadar başka bir şeye pişmanlık duymadım” diyerek, zamanın önemine dikkat çekmiştir.
Değerli Kardeşlerim
Müslüman zaman geçireceğim deyip hiçbir şey yapmadan zamanını öldüremez. Her gün yeni ve faydalı bir iş yapmanın peşinden koşmalıdır. İnşirah suresinde Rabbimiz: “O halde bir işi bitirince, hemen başka işe giriş, onunla uğraş.”(3) buyurarak boş durmamayı, sürekli bir şeylerle meşgul olmayı emretmektedir. Bir işten sıkıldığımızda, ya da yorulduğumuzda, bir başka işle ve meşguliyetle dinlenmeyi alışkanlık haline getirmeliyiz. Hiçbir iş yapmadan oturmak insanı zihnen ve bedenen daha fazla yoracaktır. Çalışmayıp boş oturmakta çok zahmet ve sıkıntı vardır. İşsiz, tembel ve rahatla döşeğinde uzananların çoğu çalışanlardan daha fazla zahmet ve sıkıntı çekerler. Nitekim işsizler sürekli ömürlerinden şikâyet ederek, “vakit geçmiyor” diye sızlanmakta ve vakitlerini geçirmek için eğlence yollarına başvurmakta ve vaktin çabuk geçmesini istemektedirler. Bu sebeple bir atasözünde: “Rahat zahmette, zahmet rahattadır.” denilmektedir. Hutbeme Peygamber Efendimizin bir duası ile son veriyorum: "Allahım! Ben acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, bunaklık derecesine varan ihtiyarlıktan ve cimrilikten sana sığınırım. Kabir azabından, hayatın ve ölümün fitnelerinden de sana sığınırım!"(4)
(1) Fatır, 37 (ayet metninin tercümesi)
(2) Buhari, Rikak, 2092
(3) İnşirah, 7
(4) Müslim, 3, 2079